GÜNDEM
Dünyaya İbret Gözüyle Bakmak
Yaşanan felaketler ve olaylar, birçok yönü ile bizleri olumsuz olarak etkilediği gibi hayatımızı, günlük yaşantımızı, davranış ve düşüncelerimizi gözden geçirmek için de bir fırsat bize sunmaktadır. Eksiklerimizi tamamlamak, aramızdaki dayanışmayı arttırmak, hatalarımızdan ders almak gibi birçok çıkarım yaparak olumsuz sonuçların azalmasına etki edebiliriz. Bu durum aynı zamanda geçmişimizden farklı bir yol çizerek kendimizi daha iyi yerlere taşıma anlamında bir başlangıç vesilesi olarak görülebilir; dahası bir dönüm noktası olarak kabul edilerek felaketlerin ağır psikolojik sonuçlarından da kaçınılabilir. Bu nedenle olayları değerlendirirken dikkatli olunmalı ve yanlış çıkarımlar yapılmaktan da kaçınılmalıdır.
Felaketlerin sadece maddi neden ve sonuçlarına bakarak bunların basit birer doğa olayı olduğunu düşünerek aradan sıyrılmak, bu felaketlere belki de yeniden düşülmesine neden olacaktır. Diğer yandan başa gelmiş her felaketi de birer bela olarak değerlendirmekte yanlış olacaktır. Bazen şer görünen olaylar içinde birçok hayrı da barındırır ve bunları o an anlamak oldukça güç gelebilmektedir. Zamanla sonuçları itibari ile yapılacak bir değerlendirme ile daha doğru çıkarımlarda bulunulabilir.
Her anında imtihan edildiğimiz dünya hayatında kendimizi sürekli muhasebe etmek zorundayız. Bu muhasebe ve sonrasında hayatımızı düzene sokmak için de illa çok büyük felaketler olmasına gerek yok. Doğru bir bakış açısı ile hali hazırda birçok mucizenin içinde yaşadığımızı fark edebiliriz. Basit ve küçük gibi görünen olaylardan ders almayı başarmak durumundayız. Toplumun veya şahsımızın düzelmesi için mutlaka bir mucizeye şahit olmasına ya da başına devasa felaketler gelmesine de gerek yok, dahası bu olsa bile sonuç değişmeyebilir. Nitekim Hz. Musa (a.s) Yahudi toplumunu kurtarmak için denizi yarmış ve kavmini güvenli bölgeye nakletmiştir. Ancak Yahudiler hemen sonrasında hatalarını devam ettirmişlerdir. Bunun üzerine başlarına birçok felaket gelmiş, yeniden mucizelere şahit olmuş ve bütün bunların sonucunda ders almayan toplum 40 yıl çöllerde gezmek zorunda kalmıştır. Nihayetinde istikamete varınca yine kendilerine verilen emirlere karşı gelmişlerdir. Bu kıssadan da anlayacağımız üzere eğer ders almayacaksak ne bir mucize ne de büyük bir felaket bizi doğrultacaktır. Bu nedenle öncelikle öz muhasebeyi hayatımızın bir parçası hâline getirmek durumundayız. Allah’ın bizlere bahşetmiş olduğu tövbe imkânını kullanmalı ve sürekli ümit var olmalıyız. Hesap verebilir bir hayata sahip olmaya çalışmalıyız. Başımıza gelen her güzel veya kötü şeyi ise şükür, tövbe veya sabır için birer vesile kılmalı ve böylelikle yanlışlara düşmekten kaçınabilmeliyiz.
ÖNCEKİ YAZI
SÖYLEYİN ONA KARDEŞİN ÖZLER SENİ
SONRAKİ YAZI
BİR NEFRET SÖYLEMİ: İSLAMOFOBİ
YORUMLAR
YORUM YAPIN
GENEL YAYIN YÖNETMENİ